| Türkçe | İngilizce | |||
|---|---|---|---|---|
| General | ||||
| Genel | sonucuna varmak | deduce f. | ||
|
Many experts deduce that there is water on Mars. Birçok uzman Mars'ta su bulunduğu sonucuna varmaktadır. More Sentences |
||||
| Genel | sonucuna varmak | draw f. | ||
|
Clearly, we in Europe need to draw the right conclusions. Avrupa'da doğru sonuçlara varmamız gerektiği açıktır. More Sentences |
||||
| Genel | sonucuna varmak | conclude f. | ||
| Genel | sonucuna varmak | infer f. | ||
| Genel | sonucuna varmak | bring [obsolete] f. | ||
| Genel | sonucuna varmak | guess f. | ||
| Genel | sonucuna varmak | subinfer f. | ||
| Phrasals | ||||
| Öbek Fiiller | sonucuna varmak | figure out f. | ||
| Law | ||||
| Hukuk | sonucuna varmak | take to mean f. | ||
| Türkçe | İngilizce | |
|---|---|---|
| Phrasals | ||
| Öbek Fiiller | (bir şey) sonucuna varmak | dope out (something) f. |
| Öbek Fiiller | (birinden/bir şeyden bir şey) sonucuna varmak | gather (something) from (someone or something) f. |
